SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

MENASİK BAHSİ

<< 1846 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ سُئِلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَمَّا يَقْتُلُ الْمُحْرِمُ مِنْ الدَّوَابِّ فَقَالَ خَمْسٌ لَا جُنَاحَ فِي قَتْلِهِنَّ عَلَى مَنْ قَتَلَهُنَّ فِي الْحِلِّ وَالْحُرُمِ الْعَقْرَبُ وَالْفَأْرَةُ وَالْحِدَأَةُ وَالْغُرَابُ وَالْكَلْبُ الْعَقُورُ

 

Abdullah b. Ömer'den rivayet olunduğuna göre,

 

Nebi (S.A.V.)'e ihramlının öldürmesi caiz olan kara hayvanları sorulmuş da Nebi (S.A.V.):

 

"Beş (çeşit) hayvan vardır ki onları harem dışında da haremde de öldürmekte herhangi bir günah yoktur: Akrep, fare, çaylak, karga ve saldırgan köpektir" buyurmuş.

 

 

İzah:

Buhârî, Cezau's-sayd; bedu'l-halk; Müslim, hac: Tirmizî, hac; Nesâî, hac; İbn Mâce, menâsik Dârimî, menâsik; Muvatta', hac; Ahmed b. Hanbel, II, 3, 8, 30, 32, 37, 48, 50, 54, 56, 77, 138; III, 3, 80; VI, 98, 164, 203, 231.

 

Bu hadis-i şerifte bahsedilen ve ihramlının avlanmasında bir sakınca olmadığı ifade edilen hayvanların kara hay-

 

vanları olduğu malumdur. Çünkü ihramlının deniz hayvanlarını avlama­sında bir sakınca olmadığı, "Deniz avı yapmak ve onu yemek kendinize de misafire de bir faide olmak üzere sizin için helâl kılındı. İhramda bu­lunduğumuz müddetçe ise, kara avı haram kılındı."[Mâide 96] ayet-i kerimesiyle açık bir şekilde ifade edilmiştir. Binâleyh ihramlının deniz hayvanlarını avlamasında bir sakınca bulunmadığında ulemâ ittifak etmiştir. Ancak bazı kimseler; "Yerde yürüyen hiç bir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş hariç olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir."[En'âm 38] âyet-i kerimesini delil getirerek kuşları kara hayvanlarından saymamışlarsa da kendilerine bu âyeti kerîmede kuşların kara hayvanlarından sonra özel olarak sayılmış olmaları onların kara hayvanlarından ayrı olduklarını göstermek için de­ğil, kara hayvanları genel olarak ifade edildikten sonra "zikrulhâss iba'de'l-ânımi" kabilinden özel olarak zikretmek içindir. Nitekim Ebû Dâvûd hadisiyle; "Yerde yürüyen hiçbir canlı hariç olmamak üzere hepsinin nzıkla-nnı Allah verir."[Hûd  6] “Allah her hayvanı sudan yarattı"[Nûr 45] âyet-i kerime-lerindeki bütün hayvanları içine alan genel ifâdeler de kuş nevinin deniz ve kara hayvanları dışında kalan ayrı bir hayvan türü olmadığını isbat eder.

 

"Beş çeşit hayvan vardır" cümlesindeki "beş" sözü ihramlının avla­masında sakınca olmayan kara hayvanlarının sadece beş türden ibaret ol­duğuna delâlet etmez. Ulemânın pek çoğuna göre buradaki "beş" kaydı nihâi tahdidi belirleyen bir kayıt değil, ancak ihramlının öldürebileceği türlerden sadece beşini ifade etmek için gelmiştir. Bundan sonra gelen iki hadis-i şerifte burada sayılmayan yılan ve yırtıcı hayvanların sayılması da buradaki beş adedinin sınırlayıcı bir kayıt olmadığını gösterir.

 

"Günah yoktur" ifâdesi ihramhnin bu hayvanları avlamasının caiz. olduğunu gösterir. Hatta "Azgın köpekle, fare, akrep, çaylak, karga ve yılanın öldürülmesini emir buyurmuştur"[Müslim, hac] anlamındaki bir hadis-i şe­rifte Resûl-i Ekrem'in bu hayvanları öldürmeyi emrettiği ifade edilmektedir.

 

Müslim'in bu hadisindeki emrin mübahlık ifade etmesi mümkün ol­duğu gibi mendûpluğa delâlet etmesi de mümkündür. Ayrıca bu emrin farziyyet için gelmiş olması, konumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisinde­ki "günah yoktur" sözünün ise, bu hayvanları öldürmeden sabredip za­rarlarına katlanmanın zorluğunu kaldırmak için gelmiş olması mümkün­dür. Binaenaleyh bu mesele, "kim o Beyti hac veya umre (kasdı) ile ziya­ret ederse, bunları güzelce tavaf etmesinde üzerine bir beis yoktur."[Bakara 158.] ayet-i kerimesine benziyor ve bu meselede nehy'den sonra gelen emrin hük­mü câridir.

 

Hadis-i şerifte sayılan hayvanlardan:

 

1. Akrep: Zehirli bir.böcektir. Sokmasıyla fili ve deveyi öldürebilen türleri vardır. Hz. Âişe'nin bildirdiğine göre, Resûl-i Ekrem namazda iken bir ak­rep sokmuştu. Namazı bitirdikten sonra "Allah akrep türüne lanet etsin. Na­mazda olanıda namazda olmayanıda sokar," buyurmuştur.[Münavi, Feyzu'l-kadîr, V, 270.]

 

2. Farenin çeşitleri çoktur. Fakat gerek, yenilmesinin haram, gerekse öldürülmesinin caiz olması hususunda bütün nevilerin hükmü birdir.

 

3. Hide'e: Çaylak demektir. Bu zararlı bir kuştur. Civcivleri kaptığı gibi et zannıyla insanın elinde bulunan kırmızı renkteki şeyleri de kapar

 

4. el-Kelbu'l-Akûr: Saldırgan ve ısırgan köpek demektir.Bu köpeğin nasıl bir köpek olduğu ulemâ arasında ihtilaflıdır, İmâm Mâlik, Şafiî, Ahmed (r.a.) ve pek çok ulemâya göre bu kelimeyle kasdedilen köpek, insan­lara saldıran, aslan, kaplan ve kurt gibi nsanları ısıran ve korkutan kö­pektir. Ebû Akrab'dan rivayet edilen, "Nebi (S.A.V.) Uteybe b. Ebî Leheb'e; "Ey  Allah'ım ona köpeklerinden bir köpeği musallat et!" diye beddua etti de, bir aslan saldırıp onu öldürdü."[İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, IV, 28.] anlamındaki hadis-i şerif de bu görüşü desteklemektedir.

 

İmâm Ebû Hanife'ye göre ise, buradaki köpekten maksat her saldır­gan köpek değil herkesçe malum olan bildiğimiz köpektir. Aslan, pars, kaplan ve kurt da bu hükümde onun gibidir. Çünkü bu hayvanlar ve ben­zerleri de insanlara eziyet vermekte köpek gibidir.

 

 

Ayrıca ulemâ, insana saldırmayan köpekler hakkında da ihtilâf et­mişlerdir. Kadı Hüseyin ile Mâverdfye göre saldırgan olmayan köpeklerin öldürülmesi haramdır. İmâm Şafiî (r.a.) ise, "el-Ümm" isimli eserinde böyle köpekleri öldürmenin caiz olduğu hükmüne varmıştır.   ,

 

Yine Şafiî ulemâsından İmâm Nevevî ise, el-Mühezzeb şerhinin alış­veriş bölümünde "köpeğin faydalı bir hayvan olup öldürülemeyeceği hu­susunda ulemânın arasında hilaf yoktur" derken, aynı eserin teyemmüm ve gusl bölümünde ise, bunun aksini iddia etmiştir. Hac bölümünde de saldırgan olmayan köpekleri öldürmenin tenzihen mekruh olduğunu ifâde etmiştir. Râfiî ise, böyle köpekleri öldürmenin tahrimen mekruh olduğu hükmüne varmıştır.

 

İmâm Şafiî'ye ve İmâm Ahmed'e göre, insanların malına ve canına zarar veren ve yenilmesi haram olan, şahin, doğan, kartal gibi kuşlarla sivrisinek, eşek arısı, pire, karasinek, bit gibi haşereler de konumuzu teş­kil eden hadis-i şerifte zikredilen hayvanların hükmüne girerler.

 

Hanefî ulemâsı ise hadis-i şerifte geçen beş hayvanın hükmüne arı, maymun, kaplumbağa, kirpi ve zehirli keler'i de sokmuşlardır. Çünkü sö­zü geçen ulemâya göre bu hayvanlar av hayvanı değildirler.

 

Mâliki ulemâsı ise, hadis-i şerifte sayılan hayvanların hükmüne arıyı . da katmışlardır. Çünkü onlara göre arı akrebe benzemektedir.